Tekrarlayan Depresyonda Yardımcı Tedavi Olarak EMDR ve BDT'nin Karşılaştırılması
Yazan: Ostacoli, L., Carletto, S., Cavallo, M., Baldomir-Gago, P., Di Lorenzo, G., Fernandez, I., ... & Hofmann, A. (2018).
Düzenleyen: EMDR-Zone Editör Ekibi
İçerik Uyarısı: Siz veya sevdiğiniz birisinin intihar düşüncesi varsa 898 numaralı telefondan 988 İntihar ve Kriz Yaşam Hattı ile iletişime geçmenizi lütfen unutmayın. Ücretsiz, özel destek 7/24 mevcuttur. Daha acil kaynaklar için lütfen Şimdi Yardım Alın sayfamıza da bakın.
EMDR, müdahale sonunda %71'e karşı %48,7 ve 6 aylık takipte %54,8'e karşı %42,9 ile semptomların azaltılmasında BDT'den daha iyi performans gösterdi.
Giriş ve Arkaplan
Depresyon, dünya çapında 300 milyondan fazla kişiyi etkileyen yaygın bir zihinsel sağlık sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından küresel engelliliğin temel nedeni olarak kabul edilen depresyonun bireyler ve topluluklar üzerindeki etkisi abartılamaz. Bu durum yalnızca bireylerin duygusal refahını etkilemekle kalmaz, aynı zamanda önemli sosyo-ekonomik sonuçlara da sahiptir. Çeşitli tedaviler mevcut olsa da bunların etkinlikleri farklılık gösterir ve yeterince yanıt vermeyen hastaların önemli bir kısmı kalır. Ayrıca, olumsuz çocukluk deneyimleri (ACE'ler) ile tekrarlayan depresif bozukluklar arasındaki karmaşık ilişki giderek daha fazla kabul görüyor ve bu da travma odaklı müdahalelerin daha hedefe yönelik bir yaklaşım sunabileceğini gösteriyor.
Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırmanın Yeniden İşlemesinin (EMDR) Rolü
1980'lerin sonlarında geliştirilen EMDR, başlangıçta travmatik anıları ele almayı amaçlıyordu. Yıllar geçtikçe uygulaması genişledi ve artık travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) için ampirik olarak desteklenen bir tedavi yöntemi haline geldi. EMDR'nin temelindeki prensip Uyarlanabilir Bilgi İşleme (AIP) modelidir. Bu model, sıkıntı verici olayların yeterince işlenmediğinde işlevsiz bir şekilde depolandığını ve çeşitli psikolojik bozukluklara yol açtığını öne sürmektedir. EMDR, bu anıların yeniden işlenmesini kolaylaştırarak tekrarlayan depresyonun tedavisinde potansiyel olarak devrim niteliğinde bir yaklaşım haline geliyor.
Depresyon için EMDR ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) Karşılaştırması
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) uzun zamandır depresyon tedavisinde bir temel taşı olmuştur. Bununla birlikte, gelişen anlayış ve metodolojilerle birlikte çalışma, özellikle tekrarlayan depresyon bağlamında EMDR'nin BDT'ye karşı etkinliğini karşılaştırmayı amaçladı. Her iki tedavinin de yardımcı olduğunu, yani hastaların aldığı standart antidepresan ilaçlara (ADM) tamamlayıcı olduklarını belirtmekte fayda var.
Çalışma Tasarımı ve Ortamı
Araştırma, aşağılık olmayan, randomize kontrollü bir klinik çalışma olarak titizlikle tasarlandı. Bu tasarım, ADM ile birlikte kullanıldığında EMDR ve BDT'nin etkinliğini karşılaştırmak için seçilmiştir. Çalışma İtalya ve İspanya'da bulunan iki psikiyatri servisini kapsıyordu. 40'ı EMDR grubuna, 42'si BDT grubuna olmak üzere toplam 82 hasta katıldı.
EMDR'nin BDT Üzerindeki Etkinliği
Bu çalışmada başarının birincil ölçütü, depresif belirtilerin hafifletilme oranıydı. Bu, BDI-II skoru kullanılarak ölçüldü ve 13'ten düşük bir skor remisyona işaret ediyor. Sonuçlar ikna ediciydi. EMDR, semptomların azaltılmasında BDT'ye göre açık bir üstünlük gösterdi: EMDR grubunun %71'i, BDT grubundaki %48,7'ye kıyasla, müdahalelerin sonunda iyileşme gösterdi. Bu eğilim 6 aylık takipte de devam etti; EMDR grubunun %54,8'i gerilemeyi korurken, BDT grubunda bu oran %42,9'du. Bu bulgular, EMDR'nin tekrarlayan depresyon için daha etkili bir tedavi yöntemi olma potansiyelini vurgulamaktadır.
Sonuç ve Çıkarımlar
Araştırmanın bulguları ön hazırlık olsa da önemli umut vaat ediyor. EMDR, özellikle travmatik anılara değinmedeki etkinliği göz önüne alındığında, tekrarlayan depresyon için potansiyel olarak üstün bir tedavi olarak ortaya çıkıyor. Çalışma ayrıca EMDR'nin gelişmiş beyin fonksiyonu ve travma sonrası büyüme ile güçlü ilişkisini vurgulayarak diğer müdahaleleri gölgede bıraktı. Bu, EMDR'yi travma ve tekrarlayan depresif dönemlerle boğuşan bireyler için umut verici bir terapötik yaklaşım olarak konumlandırıyor ve bu alanda daha fazla araştırma ve araştırmayı garanti ediyor.
Daha detaylı bilgi için yazının orjinal linkini aşağıda bulabilirsiniz:
https://www.frontiersin.org/articles/10.3389/fpsyg.2018.00074/full